Dergi başarısında "büfeci Rıfkı Bey", Aydın Doğan'dan daha etkin.

Henüz baskısı tamamlanmadan derginin tamamını İnternet'e koyma fikrini, çalışanlarımıza karşı tek başıma savunmak durumunda kaldım. Dergi Yay-sat bayilerinde satıldığından,bu karar bayi satışını azaltabilirdi ve muhtemelen öyle de olmakta. Bu yöntemi bu ay üçüncü kez uygulayacağız. Ayın birinden bile önce derginin tüm dünyadan okunabiliyor olması bana heyecan veren bir durum. Bu fikri savunurken kullandığım argüman da zaten bundan ibaretti...

Tele.com.tr'nin tamamını İnternet sitemize koyuyoruz! Görmek için tıklayınAdıyaman'da bizi İnternet sitemizden takip eden ama dergiyi bayide bulamayan bir okur adayımızdan aldığım e-posta, bu kararı vermemde etkili oldu. "İletişim teknolojileri"nden bahsediyorduk, ve bir dergi idik! Daha fazla kişiye ulaşmak için İnternet'i kullanmamak zaten düşünülemezdi. Ama bunu, Adıyaman'daki okura, dergiyi İstanbullu okurumuza sunduğumuz şekilde sunarak yapmalıydık. Bu yüzden, tüm sayfalarımızı dergiyle hemen hemen aynı boyutta ve JPEG formatında, tele.com.tr adresli sitemize koyuyoruz. Bu, reklamverenlerimize de önemli bir avantaj sağlıyor; Potansiyel okuru sınırsız olan bir ortamda, dergide olduğu şekliyle yer alıyorlar.

Boğaziçi Üniversitesi'ndeki bayi, dergimizin en çok satıldığı bayilerden biriDerginin bayide bulunamamasından bahsetmişken, bu konu hakkında bir bilinmeyeni ortaya koyalım. Diyelim ki Doğan Grubu yeni bir dergi yayınlıyor... O derginin Adıyaman'daki (ya da herhangi başka bir yerdeki) başarısı, (tanıtım sayesinde ilk sayılarda gelebilecek dalgayı gözardı edersek) Aydın Doğan'dan çok daha fazla, büfesinde dergiyi satılmaya değer bulan ya da bulmayan "Rıfkı Bey"in elinde... Satılmayan bir derginin ticari başarısından söz edebilir miyiz? Peki Rıfkı Bey dergiyi raflara koyup koymamaya nasıl karar veriyor? Rıfkı Bey için önemli olan, o derginin satışından kendisine kalacak kâr. Dolayısıyla, kendince daha çok satacağını düşündüğü dergileri vitrine koyarken, diğerlerinin paketini bile açmayarak bizim açımızdan üzücü bir eleme yapabiliyor. Doğan Grubu'nun bir telekomünikasyon dergisi çıkarmaması da belki bu riski göze almamalarından kaynaklanıyor :)

Araç güzel, peki 'dağıtabiliyor' mu?Bir diğer etken de, Yay-sat'ın dağıtım konusundaki "başarısı". Geçtiğimiz aylardan birinde, Samsun'un bir köyünde askerliğini yapmakta olan bir arkadaşım arayıp, "Burada Aktüel bile yok, ama senin dergin var!" dediğinde sevineyim mi, üzüleyim mi bilemedim, çünkü aynı ay Ankara'nın en büyük alışveriş merkezi'ndeki D&R'da dergimiz yoktu.

Sektörel dergiler genellikle bayi satışını hiç önemsemiyor. Bunu, Yay-sat'ın dağıtım ve satış raporlarından görebiliyoruz. (Yay-sat'ın web sitesinden satış rakamlarımızı takip etmemiz için bize verdiği kullanıcı adı ve şifre, ABC102/ABC102 türünde idi. Diğer yayınlara verilen kullanıcı adı ve şifrenin ABC103, ABC104 şeklinde devam ettiği, ve kimsenin şifresini değiştirmediğini öngörerek Yay-sat ile dağıtılan hemen hemen tüm dergilerin dağıtım ve satış rakamlarını takip edebildik!)




Çok yakında Türkiye'deki tüm üniversitelerde olacağızOysa biz iletişim teknolojilerin her geçen gün daha popüler alt başlıklar ürettiğini ve bunun son tüketiciyle mutlaka paylaşılması gerektiğini düşünüyoruz. Bu yüzden bahsettiğimiz tarama sırasında rastladığımız tüm sektörel yayınlardan en az 8
kat daha fazla dergiyi bayilere dağıtıyoruz. Ayrıca hedef kitle olarak gördüğümüz okur profiline, yarattığımız farklı kanallarla ulaşmaya çalışıyoruz. Örneğin her ay 50'ye yakın üniversitenin koridor ve kantinlerini okul temsilcilerimiz dergi afişleriyle donatıyor ve dergi satışı gerçekleştiriyor. Ayrıca pek çok üniversitede düzenlenen seminerlerde, konferanslarda sponsor olarak stand açıyoruz.

Malum, ya okumayı sevmiyoruz, ya da buna vakit bulamıyoruz... Bu yüzden blog'ların fazla uzun olmamasına dikkat etmek gerekiyor.

Ekim Nazım Kaya

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Tele.com.tr Blog'unda yeni yayın politikamızın ilk ürünü

Türk Telekom özelleştirilmeli

İlk kişisel "denizaltım"