Kayıtlar

Mayıs 22, 2005 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Patronlar neden blog yaparlar – ve neden bu ekonomik olarak değersizdir?

Elime ulaşan bir polemik yazısının benim blog tarzımı da eleştirmekte olduğunu fark ettim. Metni okuduktan sonra içeriğine hak verdim ve bundan sonraki bloglarımda yazıdaki önerileri gözönünde bulunduracağım. Yazı şöyle: Patronlar blog yapabilirler mi? Kesinlikle yapabileceklerini düşünürler ya da en azından şirkete çok da uzak olmayan birileri patronların bunu yapabileceklerini düşünürler. Üst düzey yönetici bloggerların listesi oldukça uzun ve seçkin isimlerden oluşuyor: General Motors başkanvekili Bob Lutz, Boeing ticari uçak tasarımı bölüm başkan yardımcısı Randy Baseler, Sun Microsystems Yönetim Kurulu Başkanı Jonathan Schwartz. Bloglar sesini duyurmak ve doğrudan konuşmak için birer araç. Dedikoduya yatkın, tehlikeli ve de gayri resmi olmaları onları daha çok okunur hale getiriyor. Bloglar konuşulamayanların konuşulduğu bir alan. Fakat yöneticilerin blog açması, blogların gayrı resmi ve konuşulamayanların konuşulduğu bir alan olma özelliğini ortadan kaldırmıyor mu? Çalışanlarıyla

Telekom dergilerinin İnternet'teki rekabeti

Logonun altında ve tele.com.tr web sitesinde bunu ifade ediyor olmamıza rağmen, ilk şirket blogunu açmış olmakla "övünüyor" değiliz. Herkes "tek", herkes "en büyük", herkes "lider"... yazımdaki okur yorumuna verdiğim cevapta da belirttiğim gibi, gerçekten ilk değilsek, bu ifadeyi seve seve kaldırmaya da hazırız. Blogger.com'da yeni bir blog açmak yaklaşık üç dakika sürüyor. Diğer şirketlerin bunu yapmamış olmasının ya idari bir tercihten, ya da henüz gündemlerine almamış olmalarından kaynaklandığının farkındayım. Muzaffer Akpınar , Mustafa Koç , Güler Sabancı ya da Mehmet Emin Karamehmet tarafından yazılacak bir blog'un, bizimkinden çok daha fazla ilgi çekeceğinin farkında olmayacak kadar budala da değilim. Ama açıkçası bunlar gerçekleşene kadar da, "bu alan bizim" diye düşünüyorum. Yol-yordam öğrenmek adına değil ama, zevk aldığım için bazı yabancı CEO'ların bloglarını takip ediyorum. Boeing pazarlama başkan yardımcısı

Dergi içeriği ve yazın değişen çalışma alışkanlıklarım hakkında...

Resim
Okul , fuar ve taşınma gündemleri nedeniyle blog'a bir süredir yazamadım. Yazla birlikte farklı bir çalışma yöntemini benimsiyorum; İşim İnternet erişimi olan herhangi bir mekânda yürütülebildiğinden, yazı yazacağım zaman ofis yerine dışarıyı tercih ettiğimde herhangi bir verimlilik kaybına yol açmış olmuyorum. Bu yer ya Türk Telekom'un winet hizmetini şimdilik ücretsiz veren Starbucks , veya İTÜ'nün ya da Boğaziçi'nin rahat çimenleri oluyor. Kısacası önümüzdeki birkaç ay bana ulaşmak için e-posta'yı tercih etmenizi öneririm. Derginin Türkiye'de akla gelen şekliyle bir "sektör dergisi" görünümünden ve içeriğinden uzak olması en büyük dileğim. Ama bu hedefime en fazla ilk sayıda ulaşabildim. Birinci yılımıza yaklaştığımız bu günlerde bu konudaki duyarlılığımı arttırmaya karar verdim. İletişim teknolojilerinin yarattığı bir kültür var. Buna dahil olan herkesi kapsamayı amaçlıyorum. İlk sayılarımızdaki İstanbul'un iş merkezilerinden wi-fi manzaralar