Mayıs sayısı "editörden" yazısı

Blog'umuzu takip edenlere, dergi yayınlanmadan önce "editörden" köşemizi okuma fırsatı: (Aslında yaklaşık 12 saat sonra web sitemize JPEG formatında konmuş olacak, sadece bu kadar ayrıcalık yaratabilmiş oluyorum)


İnsanoğlu'nun bazı teknolojilerin toplum hayatına nasıl gireceği konusunda söz sahibi olamadığını düşünüyorum. Örneğin Bill Gates, elinde olsa e-posta gönderiminin ücretsiz olmasını tercih etmeyebilirdi. Bağlantı bedeli ödediğimiz İnternet servis sağlayıcımız dışında, mesaj başına ücret ödediğimiz bir de e-posta operatörümüz olsaydı eminim Microsoft bundan para kazanmanın bir yolunu bulurdu. Belki de ücretsiz e-posta gönderim hakkını, İnternet'in askeri ve akademik ihtiyaçlardan doğmasına borçluyuz.

Televizyonu satın alırken ödediğimiz bedele ek olarak, televizyon yayınına para ödenmesini yirmi yıl önce nasıl karşılardınız? Şimdi pek çoğumuz ödüyoruz... Televizyon teknolojisine ilk katkıyı yapanlar, bugün TV yayını için para isteyenlerin yeterince "katma değer" ürettiği konusunda ikna olur muydu?

Peki Bell, 1876'da telefonu icat ettiğinde insanların onu kullanırken bedel ödemesini istemiş midir dersiniz? Yoksa ileride telefon operatörlerinin yalnızca kuracakları altyapının bedelini değil, hatırı sayılır bir kârı da bizden talep edeceklerini tahmin etse, icadından vazgeçer miydi?

Çağımızda komünistlerin işi de kolay değil... "Herkese eşit parasız (...)" sloganındaki boşluğu herhangi bir sözcükle doldurmak yeterli olmuyor. Sormak gerekli; "Wimax kullanımı ücretsiz mi olmalı?", "3G'de tarifeler neye göre belirlenecek?", "Her vatandaşa Wi-fi erişimi sağlamak Sosyal Devlet'in görevi mi?", "HSCSD bir ihtiyaç mı, lüks mü?", "GSM operatörleri uluslararası roaming anlaşmalarında sosyalist ülkelere avantaj sağlayacak mı?"... Politika üretmeleri gereken daha fazla alan var artık.

2005'te, insan sosyal hayatının en temel araçlarından olan telefonun herkes tarafından daha kolay kullanılabilmesinin mücadelesini vermek durumunda kalıyoruz. Ve kamuoyu bu mücadeleden habersiz olduğundan, "Jakoben" bir hareket de geliştiremeyeceğimiz için, bir kampanya başlattık: "Türk Telekom'a mecbur değiliz!" kampanyası.

Amacımız adı geçen kurumu yermek değil, tersine, Türk Telekom'un şu anda en büyük payı aldığı pastayı büyüterek bu alanda gelişme sağlamak. İlk adım, 1 Ocak 2004 itibariyle tekel hakkı yasal olarak sona eren Türk Telekom'un, telefon dahil her türlü telekomünikasyon hizmeti için tek seçenek olmaktan çıktığını kamuoyunun gündemine sokmak, bu amaçla bir cins isim olan "telekom" sözcüğünün zihinlerde yalnızca "Türk Telekomünikasyon Anonim Şirketi"ni çağrıştırmasına sebep olan algılamaya son vermek. Ulusal basından kampanyaya ilk desteği veren Akşam Gazetesi yazarı Serhat Ayan'a, ve Serbest Telekomünikasyon İşletmecileri Derneği TELKODER'e teşekkür ediyoruz. Kampanyayla ilgili gelişmeleri web sitemizden takip edebilirsiniz.

Türkiye'nin ilk şirket blog'u ("günce" sözcüğü ile ifade edilebilir) olan Tele.com.tr Dergisi Blog'undan, dergi ekibinin sektöre ilişkin görüşlerini, çalışma hayatını ve şirket hakkında paylaşmak istediklerini izleyebilirsiniz. Blog'umuz http://blog.tele.com.tr adresinde yer alıyor.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Tele.com.tr Blog'unda yeni yayın politikamızın ilk ürünü

Türk Telekom özelleştirilmeli

İlk kişisel "denizaltım"