Herkes "tek", herkes "en büyük", herkes "lider"...

Bir konuda bazı firmalarla aynı düşünmüyoruz. Halkla ilişkiler ajansları da bunu yapabiliyor ama, onlar hem basını hem müşterilerini memnun etmek gibi zor bir konumda olduklarından, bu durumdan istisna kabul edilebilirler. Şöyle ki;

Haber merkezimize bir İnternet servis sağlayıcısının bülteni ulaşıyor. Bültenin başlığı, "Türkiye'nin lider servis sağlayıcısı X, Y servisine başladı" şeklinde... Bu bülteni hazırlayan kişiye sormak gerekiyor. İnternet sektöründe "liderlik" nasıl belirleniyor? Kullanıcı sayısıyla mı? Ciroyla mı? Kapsanan coğrafya ile mi? Toplam bant genişliği ile mi? Müşteri memnuniyeti ile mi? Yoksa bunların hepsinde açık ara lider bir şirket var ve bu liderlik hem kullanıcılar, hem de diğer firmalar tarafından kabullenmiş durumda mı? Durum böyleyse sorun yok, bu ifade nesnel bir veri kabul edilip, dergide yayınlanabilir.

Ama değilse, bence bu dergi okurlarının (yani müşterinin) "lider"i seçmek konusundaki özgür iradesini yok saymaktan başka bir şey değildir ve zaten amacına ulaşmayacaktır. (Kaç kişi çok kötü deneyimler yaşadığı bir firmanın bülteninde lider olduğunu iddia ettiğini görünce gülüp geçmez ki?)

Bu tür ifadelere "haber" olarak yer veren yayınların da ciddiye alınmasının zor olduğunu düşünüyorum. Bu yayınlarda, "Lider İnternet servis sağlayıcı X" ifadesi içeren bir yazıdan birkaç sayfa sonra "Öncü İnternet servis sağlayıcı Y" cümlesine rastlamak gibi gariplikler yaşanabiliyor. Okur bu durumla karşılaştığında doğal olarak o yayını bir sektörel dergi olarak değil, basın bültenlerinden derlenmiş bir katalog olarak algılıyor. Bu yüzden o derginin "tüketicinin karar vermesine yardımcı olmak", "sektöre yön vermek", "sektörde bir özne olmak", "sektör içinde bir iletişim kanalı oluşturmak", gibi iddiaları olamıyor.

Bu noktada firma yöneticilerine, firmalarının adlarını Türkiye'nin nitelikli, eğitimli, gelir düzeyi ortalaması yüksek ve "en beğenmez" genç kitlesini oluşturan Ekşi Sözlük'te aramalarını öneririm. Firmanın adı sözlükte yer almıyorsa, tanıtım konusunda ciddi bir eksiklik olduğunu söylemek yersiz olmaz. Ama yer alıyorsa ve bir de çoğunluk tarafından beğeniliyorsa, orada sözlükçülerin kullandığı her ifadeye gönül rahatlığıyla bültenlerinde yer verebilirler.

Bu metni yazarken tam da bu konuya örnek oluşturacak bir e-bülten geldi... İçindeki bir cümle şöyle: "Türkiye'de ilk kez telekom sektörü bir fuar merkezinde kendilerine özel bir fuarda buluşuyor."

Bu durumda birkaç seçenek var:

1- Fuarı düzenleyen yetkililer, "İlk olduğumuzu iddia edeceğiz ama gerçekten ilk miyiz, yoksa ilk olmadığımız ortaya çıkar da mahçup olur muyuz?" diye bir kaygı taşımıyor.
2- Bu kaygıyı taşıyorlar ama "daha önce bir telekom fuarı yapılmış mı", bunu nasıl araştıracaklarını bilemiyorlar.
3- Araştırma yapmak için Google'ı kullanmayı akıl ettiler, ama hangi kelimeleri kullanarak arama yapacaklarını bulamadılar. (Önerimiz ilk aklımıza gelen "Telekom Fuarı" sözcükleri olurdu, gelen ikinci sonuç 6-9 Mayıs 2004 tarihleri arasında Altınpark Fuar Merkezi'nde düzenlenen Telekom 2004 Fuarı)
4- Sonraki seçenekler daha vahim; Telekom 2004 Fuarı'nın yapıldığını gördüler ama yok saymayı tercih ettiler. (Bu durumda örneğin bir firma yetkilisi sözkonusu fuarda düzenlenecek bir seminerde "Bunu 2004 yılındaki Telekom Fuarı'nda da dile getirmiştim" cümlesini kurmaya başladığında mikrofonun sesini kısmak için çok atik davranmaları gerekecek.)

Yorumlar

Adsız dedi ki…
Basın bültenlerinden ayıklamaktan yorulduğum bir şey bu. İlk, büyük. mega, dev, müthiş Türk kavramları bunalttı artık. Haklısınız. Gazeteci bir okurunuz.

Bu blogdaki popüler yayınlar

Tele.com.tr Blog'unda yeni yayın politikamızın ilk ürünü

Türk Telekom özelleştirilmeli

İlk kişisel "denizaltım"