İlk kişisel "denizaltım"

Aletin adı Seadoo. Yaptığı işe göre oldukça yüksek bir fiyatı vardı. Ama haksız bulmuyorum, çünkü zaten bir ihtiyaç değil, eğlencesine düşkün birinin alabileceği lüks sayılabilecek bir ürün bu. O gün eşimi bunu satın almak konusunda ikna edemedim. (Balayında, yani sözümü en çok dinletebileceğim dönemde!)
Eşim Seadoo'nun "çok gereksiz" olduğunu dile getiriyordu. Ben ise bunun zaten bir gereklilik nedeniyle değil, eğlenceli olduğu için üretildiğine, benim satın alma amacımın da bu olduğuna vurgu yapıyordum. Pahalı olduğu için ne kadar ısrar edersem edeyim, kestirip atması çok kolay oldu ve almadan eve döndük. Yıllar boyunca "bana bir denizaltı aldırmadın" diyerek bu durumu ona hatırlattım.
Geçtiğimiz yazın sonunda Seadoo'yu (ama düşük bir modelini) İnternet'te daha önce gördüğüm fiyatın yarısının da altında bulunca, eşimin onayını bile beklemeden siparişi verdim. Paket geldiğinde havalar soğumuş olduğu için bir kenara koyup, bir yıl boyunca ilk kez kullanacağım günü iple çekmek durumunda kaldım.

Sonunda çocuklardan biri elimdekini fark etti ve "Bakın şu adamın elinde pervane var onunla yüzüyor! Gelin gelin!" diye arkadaşlarıyla birlikte peşime takıldı. Havuzun yanındaki kafe'de çalışan garsonun "Bu ne abi?" sorusuna ne yanıt vereceğimi bilemediğimden, ve "denizaltı" demek de muhtemelen züppelik olarak karşılanacağından, komik bir yanıtla "Beni çekiyor işte" diyebildim.
Amerikan hayatına gittikçe daha fazla uyum sağlamamızın bir sonucu olarak, Seadoo'yu yakında tüm havuzlarda göreceğimizi düşünüyorum. Karaköy'de bir mağazada satıldığını gördüm bile! Kalori harcamadan yüzmek kaç kişiye cazip gelir bilmiyorum ama, henüz kilo sorunum olmadığı için yaz boyunca tadını çıkarmaya çalışacağım.
Yorumlar