Yaptığımız işin zorluğu...

Herkese göre reklamcılık kolay bir iş gibi görünse de aslında öyle değildir. Bir firmayı dergiye dahil edebilmek için yaklaşık olarak 3 hafta uğraşıyorsunuz. İlk telefon açtığınızda işin tanışma faslı geçiyor kendinizi ve derginizi tanıtıyorsunuz. Daha sonra firma yetkilisi “tamam hanımefendi bu konuyu değerlendirmeye alacağız” diyor. Daha sonraki bir çok görüşmede aynen şu cevabı alıyorsunuz: (bu görüşme sayısı da yaklaşık olarak 10-15 defa oluyor) "Genel müdürümüzden yanıt bekliyoruz"... Bu yanıttan sonra biz bir daha arıyoruz ve firma yetkilisi bıkkın bir şekilde “hanımefendi genel müdürümden yanıt bekliyorum, derginize reklam vermek istersek sizinle irtibata geçeriz merak etmeyin” diyor. Sonra da bıkkın bir bekleme zamanı geçiriyorsunuz. Derginizin çıkmasına 10 gün kala tekrar arıyorsunuz, bu sefer de “ben daha yanıt alamadım sanırım diğer sayınıza kalacağız” diyor. Siz de doğal olarak hayal kırıklığı yaşıyorsunuz.
Burada sorun reklam verip vermemeniz değil buradaki sorun olmayacak bir şey için geçirdiğiniz zamanın aslında sizin için ne kadar önemli olduğunun bilinmemesi.
Ayda yaklaşık 60-70 firma ile bu diyaloğu yaşıyorum. Hani olmayacak bir şey için net bir yanıtı almak 3 hafta sürüyorsa geri kalan işleri yapmanın kaç hafta süreceğini tahmin etmekte sanırım zorlanmayız.
Bir de Türkiye’mizde reklam harcamaları gereksiz görülüyor. Halbuki satışları birebir etkileyen tek unsur reklam. İnsanların sizden haberdar olması gerekiyor. Büyük firmaların nasıl büyük oldukları ortada. Onlar genelde iç harcamalarından kısıp reklama yatırım yapıyorlar. Biliyorlar ki reklama harcadıkları paranın çok fazlası onlara geri dönecek. Bizim ülkemizde de bu konunun böyle benimsenmesi sanırım piyasayı biraz daha rahatlatacak…

Her ne kadar zor olursa olsun işimi çok seviyorum!

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Tele.com.tr Blog'unda yeni yayın politikamızın ilk ürünü

Türk Telekom özelleştirilmeli

İlk kişisel "denizaltım"