Firmalar zorda... Peki biz ne yapalım?

Uzun bir aradan sonra kaldığımız yerden devam ediyorum. Bu sürede dergiyi takip etmemiş olanlar için kapağına "10.000 kilometreden yönetilen dergi: Tele.com.tr" yazısını taşıdığımız sayıya bir göz atmalarını tavsiye ederim. Sözkonusu sayıda bir grafiker faciası yaşadık, onu da daha sonra anlatacağım.

Telekom sektörünün durumu malum. Serbestleşme sonrasında faaliyete geçmeyi umarak milyonlarca dolar yatırım yapan firmalar umduklarını bulamadı. Sürekli kan kaybediyorlar. Biz de sektör dergisi olarak kamuoyu yaratmaya çalışıyoruz, sektör temsilcilerinin görüşlerine her sayımızda yer veriyoruz.

Peki firmalar bu kriz durumunu yönetmek konusunda başarılı mı? Yoksa plansızlıklarını sektörün diğer bileşenlerine de mi yansıtıyorlar? Bence maalesef bu dönemi atlatmaya çalışırken başarılı bir yönetim sergileyen firma sayısı çok az.

Firmaların yönetimleri sürekli değişiyor. Yöneticiler firmalarından ayrılıyor, kendi şirketlerini kuruyorlar. Olmuyor, geri dönüyorlar. Reklam, tanıtım kampanyaları planlıyor, daha sonra vazgeçiyorlar. Başarısız halkla ilişkiler ajanslarıyla çalışıp, ulusal basında istedikleri kadar yer bulamıyorlar.

Başarılı bir yönetici sıradan dönemlerde değil, kriz zamanlarında kendini belli eder. Oysa bu bahsettiğim sorunları Türkiye'nin endüstri devi niteliğindeki firmaların bünyesinde faaliyet gösteren telekomünikasyon şirketlerinde görüyoruz.

Bu durum bizi nasıl etkiliyor? Son 7 ay içinde karşılaştığımız dört örnek durumu özetliyor:

Düzenlediğimiz fuara katılacağını ilan eden, bizimle görüşmeler yapan, stand yerini görüp ajansına stand planı hazırlatan, fuar katılımını dergide duyurduğumuz bir firma fuara bir hafta kala katılım kararından vazgeçtiğini belirterek koca bir alanı bir hafta kala boşaltıyor. Bu tarihten itibaren genel müdür telefonlarımıza çıkmıyor, e-postalarımıza yanıt vermiyor. (Sözkonusu genel müdür daha sonra halkla ilişkiler ajansı aracılığıyla dergide görüş bildirmek istediğinde "Daha önce bir iletişimsizlik sorunu yaşamıştık, bu röportajın bunun giderilmesine vesile olmasını dilerim" deyip yayınlıyorum, bu mesaja da yanıt alamıyorum. Genel müdür ya e-posta kullanamıyor, ya da yanıtlayacağı mesajları "çok" ince bir elemeden geçiriyor)

Firmalardan biri ile 12 aylık anlaşma yapıyoruz. Sözleşmeyi imzalamalarını beklerken "sözleşme derginin yayınına yetişmeyecek ama lütfen reklamı yayınlayın, en kısa sürede imzalayıp göndereceğiz" ifadesini de sözlü sözleşme sayıp reklamı yayınlıyoruz. 15 gün sonra daha önce şirketten ayrılan eski yönetim şirkete geri dönüyor ve kendileri yokken yapılan tüm anlaşmaları geçersiz sayıyorlar. Hukukta yeri olan sözlü sözleşmeyi yok saymak iş ahlakıyla bağdaşmıyor, ama burada işler böyle yürüyor...

Reklam konusunda anlaştığımız bir diğer firma sözleşmeyi aldığında "Biz sizi Türk Telekom'un çıkardığı bir dergi sanmıştık, değilmişsiniz. Reklamdan vazgeçiyoruz" diyor. Derginin içeriğine birkaç saniye göz atarak Türk Telekom tarafından yayınlanıyor olamayacağını anlamayan bir Genel Müdür, bir telekomünikasyon şirketini yönetiyor!

Yabancı bir firma "Size bir makale göndereceğiz, yayınlar mısınız?" diye soruyor. "Gönderin, değerlendirelim" diyoruz. Elimize ulaşan, metin, bırakın makale olmayı, bir basın bülteni bile değil, bir reklam metni... Firmanın temsilcisine makale ile advertorial arasındaki farkı anlatıyoruz. Bir başka metin gönderiyor. Yine kendilerinden bahseden bir yazı, ama kendi ülkelerindeki telekomünikasyon sektörünün durumuna dair ipuçları verdiği için yayınlıyoruz. Aynı ay, aynı metni bir başka dergide daha görünce yabancı dostumuzun basın ilişkilerini yürütmek konusunda bu kadar başarısız olabileceğini öngörmediğimiz için kendimize kızıyoruz. Dostumuz hala bu firmanın Türkiye bürosunda üst düzey yönetici olarak çalışıyor.

Uzun lafın kısası, henüz bir buçuk yaşımıza ulaşmadan sektörde işlerin nasıl yürüdüğüyle ilgili olarak oldukça net bir bakış açısına sahibiz ve ben artık kişisel olarak bazı firmaların başarısızlığını, yöneticilerinin niteliksizliğine bağlıyorum.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Tele.com.tr Blog'unda yeni yayın politikamızın ilk ürünü

Türk Telekom özelleştirilmeli

İlk kişisel "denizaltım"