Yayın politikası hakkkında

Bir önceki mesajımda yayın politikamızın değişeceğinden bahsetmiştim. Bunun tek sebebinin maddi kaygılar olduğunu düşünmek yanlış olur.

"Kimse, bir firmanın bir ürün ya da hizmetine, o firma kadar önem vermez"

Bu bir anahtar cümle, ve çok şey anlatıyor. Geliştirilebilir;

"Kişinin bir firmanın ürün ya da hizmetine verdiği önem, firma sahibinden başlayıp yöneticilerine, çalışanlarına ve potansiyel tüketiciye kadar uzanan çizgide gittikçe azalır"

Elbette bir kanser hastasının, bir ilaç firmasının kanser ilacına verdiği önem gibi, zorunluluğun sözkonusu olduğu bir önemden bahsetmiyoruz. Firma sahibi ya da yöneticisinin "harika bir ürün geliştirdik, kullanan herkesin hayatı değişecek" düşüncesi içinde, o ürünü tanıtan basın bültenini yazarkenki varsayımının fazla iyimser olmasına vurgu yapmaya çalışıyorum.

Firmalara anlatmaya çalıştığım bir şey var. Şurada ayrıntılı olarak dile getirmiştim. Bırakın, kimin en büyük olduğuna, en faydalı ve kaliteli hizmeti kimin verdiğine müşteri (bizim örneğimizde okur) karar versin!

Ama bu olgunluğu sergileyen firma sayısı yok denecek kadar az. Diyoruz ki, müşteriler sizin markanızla sandığınızdan çok daha az ilgileniyor! Özellikle bizimki gibi övgüden çok eleştirinin ilgi gördüğü bir kültüre sahip toplumlarda! Müşteriler için önemli olan, bu ürün ve hizmetlerin hayatlarını kolaylaştırıp kolaylaştırmadığı, hayat kalitelerini arttırıp arttırmadığı! Bu yüzden dergide firmaların bireysel başarı öykülerinden değil, tüm insanlığın hayatını değiştiren teknolojilerden -ve elbette gerektiğinde bu teknolojileri yaratan firmalardan- bahsediyorduk. Ama olmuyor! Yöneticiler, dergilerde kendilerini öven haberler, firmalarını yere göre sığdıramayan basın bültenlerini görmek istiyor! Okurun bu tür yazıları ilk cümlesinde fark edip, bir sonraki sayfaya geçme tavrına rağmen!

Popüler telekomünikasyon makalesinde firmanın teknolojiye katkısına abartmadan değinerek çok kişiye ulaşmak mı? Hayır. Kimse okumasa da olur, yeter ki bizi övün!

İyi de, siz sektörde tek başınıza değilsiniz ki! Sizi övüp, aynı alandaki en az sizin kadar başarılı rakibinizi neden övmeyeceğiz? Peki ikinizi arka arkaya övdüğümüzde okur bizi neden dikkate alsın? Bu tür yazıların onun bakış açısına bir katkısı var mı? Bu sorular yanıtsız...

Artık bu konudaki talebe daha fazla cevap vereceğiz. Ama başka dergilerin düştüğü tuzağa düşmeden... Okur, okuduğunun reklam mı, haber mi, değerlendirme yazısı mı olduğunu bir bakışta anlayacak. Sayfanın üstünde "advertorial" yazıyorsa bilecek ki, yazıda geçen iddialar firmaya ait. Böylece biz okurumuzu kandırmaya çalışmayacağız, o da bir firmayı övüyorsak, gerçekten övülmeyi hak ettiğini düşündüğümüzü bilecek.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Tele.com.tr Blog'unda yeni yayın politikamızın ilk ürünü

Türk Telekom özelleştirilmeli

İlk kişisel "denizaltım"