Tele.com.tr Blog'unda yeni yayın politikamızın ilk ürünü

Şu yazımda belirttiğim gibi, hayatımın pek çok yöneticininkinden çok daha az merak edilmekte olduğunun farkındayım. Ama hiç tanımadığımız insanların hayatını sergileyen programların ne kadar çok izlendiğini de biliyorum. Bu yüzden, belki de sık takip edilen bir blog'un sırrı, gerçekten Patronlar neden blog yaparlar – ve neden bu ekonomik olarak değersizdir? yazısında önerildiği gibi, "gizli şirket reklamı" olarak algılanan şeyleri yazmaktansa, çok daha kişisel şeylerden bahsetmektir. Peki amaç nasıl olursa olsun daha fazla okunmak mı? Evet, neden olmasın?

Bir süre önce, 1999 model bir Range Rover aldım. Bu aracın ABD'deki ikinci el fiyatı benim ödediğimin yaklaşık dörtte biri kadar. Bu yüzden orada bu aracı kullanmak yalnızca "SUV" adı verilen türü tercih ettiğinizi gösterirken (ABD'de satılan araçların yarısından fazlası bu kategoride), ülkemizde zenginlik göstergesi olarak yorumlanıyor. (Benim bu aracı neden tercih ettiğime sonraki bir blogda değineceğim)

Arabayı kullanmaya başladığım günden itibaren değişik deneyimler yaşıyorum. Çevrenizdeki insanların kullandığınız arabadan kimliğinizle ilgili çıkardığı yorumları net olarak görmeniz mümkün oluyor. Örneğin otoyolda çiçek satanlar, muhtemelen arazi aracı kullanan insanların eşlerini aldattığından eminler. Sanırım "madem ki zengin, tek bir kadınla yetinmez, eşini avutmak için de ona çiçek alır" diye düşünüyorlar ki, istisnasız hepsi çok yakın ilgi gösteriyor.
İnsanlarımızın bahşiş vermeye pek alışık olmadığı bir yerde, benzin istasyonlarında da belirgin bir farklılık görmek mümkün. Bir istasyon görevlisi, hortumu arabaya değmesin diye üç dakika boyunca koluyla havada tutunca adamcağıza "aslında bu ilgiyi "hak edecek" kadar zengin değilim!" demek istedim. Arabanın camı da plastik silici ile değil, yumuşak bir bezle silindi.
Diğer deneyimlerim şöyle sıralanabilir: Geçiş önceliğinin bende olmadığı kavşaklarda dahi bana yol verilmesi, üstüste iki kontrolde polisin pek çok arabayı durdururken bana "geç" işareti yapması, oto yıkamacıda yıkama bedeli 5 YTL iken benden 6 YTL talep edilmesi, otoparklarda arabanın anahtarını bırakmak istemememin anlayışla karşılanması...
İşyerinde küçük arabalar için bile park sorunu olduğu için artık her sabah bir alışveriş merkezinin otoparkını kullanıp, on dakikalık yolu yürümek durumunda kalıyorum. Ve yukarıda bahsettiğim yaygın yargı nedeniyle kombi satın almaya gittiğimde pazarlık gücümü düşürmemek için arabamı bir arka sokağa park etmek zorundayım.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Türk Telekom özelleştirilmeli

İlk kişisel "denizaltım"